15 Ocak 2019 Salı

NAZİ SUBAYININ PARADOKSU SPINOZA PROBLEMİ


NAZİ SUBAYININ PARADOKSU

SPİNOZA PROBLEMİ

(The Spinoza Problem)

Irvin D. Yalom

2012

Kabalcı Yayınevi

Birinci Baskı – Mart 2012

540 Sayfa


Bir yanda ünlü filozof Benedictus Spinoza (1632-1677) diğer yanda Nazi Partisi’nin ideoloğu Alfred Rosenberg (1893-1946)

İkisini aynı romanda buluşturan psikiyatrist ve yazar.

Çok tatmin edici bir kitap oldu.


Spinoza

Spinoza, Yahudi olmasına rağmen Yahudi cemaatine katılmamakta, aykırı fikirler öne sürmektedir. 

Dini ritüellerin ve batıl inançların insan aklına aykırı olduğunu, bizim ibadetlerimize ihtiyaç duyan bir Tanrı olamayacağını, insan olduğumuz için Tanrı’yı da insan gibi düşündüğümüzü, halbuki bir üçgen olsaydık Tanrı’yı da üçgen gibi düşüneceğimizi, Tanrı’nın ancak doğa olabileceğini, her şeyi zihnimizde yarattığımızı vb şeyler anlatır.

Onun bu konuşmalarından haberdar olan ama ellerinde kanıt olmayan hahamlar, Franco ve bir arkadaşından Spinoza’yı konuşturmalarını isterler. Spinoza da Franco ve arkadaşına hiç çekinmeden tüm düşüncelerini anlatır. Franco ve arkadaşı tanıklık yaparak Spinoza’nın aforoz edilmesini sağlarlar.

Ancak Franco daha sonra pişman olur. Çünkü Spinoza’dan ve söylediklerinden etkilenmiştir. Hatta o da Spinoza gibi düşünmeye başlamıştır. Ama Spinoza’nın aksine düşüncelerini kendine saklamayı, cemaatiyle uyum içinde yaşamayı seçer. Çünkü bu uyumda huzur ve mutluluk bulur, bundan kopmak istemez. Kendi tabiriyle dini içten düzeltmeye çalışır, Spinoza ise dıştan düzeltmeye çalışmıştı.
(Bununla ilgili olarak bkz: Ateistler İçin Din / Alain de Botton )

Spinoza dinden dışlandığı için bunun cezası olarak yaşadığı yeri terk eder ve Yahudilerle görüşmesi yasaklanır.

Çekildiği inzivada bol bol düşünecek fırsat bulur. Yazdığı kitaplar bin yıllar sonra bile insanları etkiler.

Alfred Rosenberg

Alfred Rosenberg asla taviz vermeyen bir Yahudi düşmanıdır. Zihninden Yahudilerle ilgili kısımları çıkardığınızda akıllı denebilecek bir adam, söz konusu Yahudiler olunca adeta bir idiot gibi düşünmektedir. Akıldan, mantıktan uzaklaşmaktadır.

Daha çocuk yaşta, okuduğu bir kitaptan etkilenerek Yahudi düşmanlığı başlamıştır Alfred’de. Öğretmenleri Alfred’in Goethe’yi sevdiğini bilmektedirler. Goethe önemli bir Alman yazardır. Goethe’nin çok sevdiği ve etkilendiği bir isim vardır: Spinoza. Öğretmenleri buradan yürüyüp senin en sevdiğin safkan Alman olan Goethe, Yahudi olan Spinoza’dan çok etkilenmiş, sen de Spinoza’yı araştır bakalım, derler. Alfred, öğretmenlerini geçiştirir ama Spinoza da aklına takılmıştır.

Alfred henüz çocukken anne babası ölmüş. Ağabeyi ile yolları ayrı düşmüş. Yıllar sonra ağabeyinin arkadaşı Friedrich Pfister ile karşılaşır. Friedrich psikiyatrist olmuştur ve muhabbetleri terapi gibi geçmektedir. Ama Friedrich de Alfred’in onulmaz Yahudi düşmanlığı ile baş edemez. Hatta Alfred neredeyse Friedrich'i de Yahudi yandaşı olmakla suçlayıp cezalandıracaktı. Bir yandan seviyor Friedrich’i ama öbür yandan ona ceza verecek kadar da gözü dönmüş.

Alfred ömrünü adeta Hitler’e adıyor. Nasıl olsa o da Yahudi düşmanı. Hitler’e kendini beğendirmek için yapmayacağı şey yok. Ama neticede yine de yaranamıyor. Hitler’in sevgisini kazanamamış olmak Alfred’i kahrediyor. Halbuki çok satan bir kitabın yazarı, (evet kitap Yahudi düşmanlığıyla ilgili) en çok okunan gazeteci, Nazi Partisinin ideoloğu ama kendisini ezik hissediyor, Hitler kendisini sevmediği için.

Nazi dönemi bitip Hitler intihar edince ve geride kalanlar yargılandığında Alfred seviniyor bile kendisini de önemli bulup yargıladıkları için. Diğerleri suçlamaları inkar ederken Alfred gururla kabul ediyor. Sonuç:idam

( Yargılanırken Rosenberg gibi garip tavırlar sergileyen biri de Yahudilerin göç ve nakliye işlerinde görev almış Adolf Eichmann.
Bkz: Kötülüğün Sıradanlığıhttps://birazkitap.blogspot.com/2020/06/kotulugun-siradanligi.html )

Karşılaştırma

İki insanı ve iki dönemi çok güzel karşılaştırmış yazar. Kurguyu ve gerçeği de çok güzel harmanlamış. Bir de kitabın yer yer psikolojik analizler ve felsefi sohbetler içermesi o la laa.

Kadın Düşmanı mı?

Yalnız tadımı kaçıran bir şey oldu. Spinoza kadın düşmanıymış meğer. Her şeyin zihinden kaynaklandığını, o yüzden zihnimizi kontrol etmemiz gerektiğini söyleyen Spinoza, kadınların düşük zekalı, erkekleri baştan çıkartan, topluluk içinde çok yer almaması gereken insanlar olduğunu söylüyor. E mübarek, hani her şey zihindeydi. O zaman kadınları böyle konumlandıran kadınların kendisi değil, senin zihnin. O zaman kadınları değil, kendi zihnini kontrol etmelisin.

Bu nedenle Spinoza’yı da sevmiyorum. Tıpkı Schopenhauer gibi. Bkz: Aşka ve Kadınlara Dair / Schopenhauer 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder