EŞEKLERİN BİLGELİĞİ
(The Wisdom of Donkeys)
Andy Marrifield
2008
Çeviri: Akın Terzi
Aylak Kitap
1. Basım – Şubat 2014
239 sayfa
Şehrin keşmekeşinden sıkılan bir
akademisyen, yanına bir eşek alarak Fransız patikalarında yolculuğa çıkar.
Kiraladığı bu eşeğin adı Gribouille’dir.
Eşekle bu yolculuğa çıkmadan önce eşekler
hakkında birtakım bilgiler edinmiştir. Mesela İngiliz bir eşek davranış uzmanından. (Eşek davranış uzmanı?..)
Bu yolculuk esnasında hem kendi hayatını,
hem genel olarak hayatı irdeler. Bunu yaparken yanındaki eşekten de feyzalır.
Onun sakinliğinden, uysallığından, bilgeliğinden.
“Eşeklerin sabrını, mütevazılığını,
istismar edilişini, kırbacı yerkenki çilekeşliklerini, huzurlarını düşünüyorum.
Eşekleri daha iyi anlayacağım zamanları dört gözle bekliyorum, keza belki şu
dünyayı ve kendimi anlayacağım zamanları da.” Sf.15
“Eşeklerin doğasında inatçı olmak ya da
zora koşmak yoktur, sadece öğrenmek ve hayatta kalmak vardır.” Sf.35
Eşekler kendilerini koruma
içgüdüleri nedeniyle tehlikeli, netameli yollara girmezmiş. Eşeğin malum
inatçılığı da bundan kaynaklanırmış.
Eşekler mutluyken kulaklarını dikermiş.
Kulakları sarkıksa bir dertleri var demekmiş.
Eşeğe ceza yanlış davranış tespit
edildikten hemen sonra aşağı yukarı üç saniye içinde verilmezse, eşek yaptığı
hareket ile ceza arasında bir ilişki kuramazmış.
“Ceza başarılı da olsa, ancak kısa vadeli
bir çözüm olabilir. Eşek hiçbir şey öğrenmeyecektir, keza insan da öyle. Hem,
eşek en başta cezaya yol açan davranışı muhakkak tekrarlayacaktır. Aslına
bakılırsa, ceza sadece yeni cezalara yol açacaktır büyük ihtimalle. Şimdi
atılan bir fiske, sonraki sert bir şaplağın habercisidir. Eşeğin sahibinde ya
da eğitmeninde öfke ya da hüsranın artışı, eşeğe karşı daha da saldırgan
davranışlarla atbaşı gider. Bu arada da eşek sinirlenir, kararlar almaya
korkar, inatçı hale gelir, hatta bizzat saldırganlaşır.” Sf.40
“Eğer bir sorun varsa ve eşek ilerlemeye
hiç yanaşmıyorsa, mutlaka bir sebebi vardır: Çoğu zaman soruna çözüm bulacak
olan da eşeğin ta kendisidir. Kendini hazır hissedene kadar kılını bile
kıpırdatmayacaktır.” Sf.58
Atlarla eşekleri de kıyaslıyor zaman zaman.
Örneğin “Atlara bir şey söylersin. Ama
eşeğe sorman gerekir.” Sf.34
At demişken faytonlara binmiyoruz değil mi?
Geçen gün Adalar’a gittim, yine dünya kadar insan gördüm faytona binen.
Olanlardan habersiz misiniz? Yoksa acımasız, umursamaz, vicdansız, saf kötüler
misiniz?
Asla anlayamıyorum fayton sahiplerinin
atlarına böyle kötü davranmasını? Tamam atlara karşı herhangi bir sevgi
beslemiyorsun, belli, anladık onu. Ama o at aynı zamanda senin ekmek teknen
değil mi? Onun hayatta ve sağlıklı olması, senin işini yapıp para kazanmanı
sağlamıyor mu? O zaman niye öldüresiye davranıyorsunuz bu hayvanlara?
Kitapta da eşeklere yapılan benzer bir
muameleden bahsediyor yazar. Yaptığı bir Mısır gezisinde insanların eşeklerine
yaptığı zulmü anlatıyor. Bir eşek veterineri ile tanışıyor yazar, veteriner
belli aralıklarla halkın eşeklerine ücretsiz tedavi uyguluyor. Veteriner
insanların eşeklerin duygusu olabileceğini düşünmediğini, onlara makine gibi
davrandıklarını söylüyor.
Kitapta dünya edebiyatındaki ve
sinemasındaki eşeklere de değiniliyor.
Örneğin;
Robert Bresson’un 1966 tarihli Au Hasard Balthazar filmi. Filmin kahramanı Balthazar adlı bir eşekmiş. Bu filmden çok bahsediliyor kitapta. O
kadar ki filmi izlemedim ama izlemiş kadar oldum.
Dostoyevski’nin Budala adlı yapıtındaki başkahraman Prens
Mişkin’in bir eşek anırmasıyla kendisine geldiği kısımdan bahsediyor.
Don Kişot’un yaveri Sanço Panza’nın karakaçanını da anıyor.
Ben de buraya bizim edebiyatımızdan eşekli bir örnek vereyim:
Kitapta yurt dışında bir hayvanat bahçesinde eşeğe tecavüz eden bir Türk'ün, Türklerde eşekle cinsel ilişkiye girmek bir gelenektir denerek nasıl beraat ettiği anlatılıyor.
*
Ben kitabı okuduğum sırada da şöyle bir haber dolanıyordu: "Eşeğe tecavüz ederken yakalandı..."
Ben okumadım bu kitabı ama hikaye şu: Ürgüp'te bir kütüphaneci, kimse kütüphaneye gelmiyor diye eşeğin sırtına yüklediği kitaplarla yola çıkar ve kitapları insanların ayağına getirir.
http://blog.milliyet.com.tr/esekli-kutuphaneci-mustafa-amca/Blog/?BlogNo=404155
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder