(Az Ajto)
Magda Szabo
2003
Yapı Kredi Yayınları
12.Baskı - Şubat 2024
Çeviren: Hilmi Ortaç
239 sayfa
Çok beğendim.
Sıradan insanı ne güzel anlatmış.
Sıradan, sade, hiçbir sürprizi olmadığını düşündüğümüz düz, renksiz bir insan diyeceğimiz birinin hiç de öyle olmadığını o kadar güzel anlatmış ki... Zevkle okudum.
*
Yazar bir kadın, evindeki yardımcı kadını anlatıyor hikayede.
Emerenc adlı bu kadın ev işlerinde çok maharetli, temiz, titiz bir kadın. Kendi öz temizliğine de özen gösteriyor.
Yazar, Emerenc'i tuhaf buluyor. Çünkü Emerenc pek konuşmuyor. Sadece işini yapıyor ama onda da kendi çalışma çizelgesi var, ona göre çalışıyor. Daha fazla ya da daha az değil. Pek insancıl bulmuyor yazar Emerenc’i.
Bir gün Emerenc çocukluğuna dair bir anıyı anlatıyor. Babası küçükken ölmüş. Annesi yeniden evlenmiş. İkiz kardeşleri olmuş. Üvey babası Emerenc’i okuldan alıp tarla işlerinde çalıştırmış, dövmüş. Savaş çıkınca üvey babası da askere çağrılmış ve şehit olmuş. Annesi hem ilk hem ikinci kocasının ölümüyle sarsılmış, Emerenc’i döver olmuş. Emerenc de büyükbabasının evine gitmek istemiş. Orada abisi varmış, büyükbabası ona iyi bakıyormuş. Kendisine de bakar diye düşünmüş. İkiz kardeşlerini alıp yola çıkmış. Yolda fırtına çıkmış, bir ağaca yıldırım düşmüş, ağaç da ikiz kardeşlerin üstüne devrilmiş. Çocuklar yanarak ölmüş. Emerenc’in çığlıklarına gelen annesi bu manzara karşısında kuyuya atlamış, ölmüş. Yetişkin insan olarak okurken kahroldum, bir de küçücük çocuğun bu manzaralara şahit olması… Emerenc’e daha laf etmez kimse herhalde.
*
Yazar ve Emerenc zaman zaman çatışmalar yaşıyor. Emerenc bir gün dışarıdan eve çer çöp eserler getiriyor. Yazar kadın beğenmiyor. Emerenc güceniyor ve istifa ediyor. Evde işler yürümeyince yazar kadın, Emerenc’i tekrar çağırıyor. İsterse o çirkin bibloyu istediği yere koyabileceğini söylüyor Emerenc'e. Emerenc geliyor, bibloyu kırıyor.
*
Yazar bir gün bir konuşma yapmak için Emerenc’in eski köyüne gidiyor. Orada öğreniyor ki Emerenc’in kızı varmış. Şok! Emerenc’ten dinliyor sonra, meğer ülkeden kaçmak zorunda kalan Alman bir ailenin bebeğiymiş. Emerenc onu alıp benim çocuğum demiş kendi ailesine, ailesinden feci dayak yemiş. Bebeğe Emerenc’in büyükbabası bakmış.
Böyle beklenmedik anıları var Emerenc'in. Geçmişi, kendisinden beklenmeyecek olaylarla dolu.
Genel itibariyle yürekli, sağlam, cesur bir kadın. Eğilip bükülmesi, esnekliği, sahte kibarlığı, boş muhabbeti yok. Yazara bu özellikler ters geliyor. Bana ise şahane geldi. Mükemmel biri.
Yazar ve Emerenc hayat tarzları nedeniyle çatışıyorlar aslında. Yazar kadın, eğimi ve entelektüel birikimi ve dahi işi nedeniyle derin düşünce ve duyguların insanı. Emerenc ise hayatta pratik olan, faydası olacak şeylere ilgili. Yazar için önemli olan soyut meseleler Emerenc'in umurunda değil. Zaten onun derin düşünecek zamanı da yok. Hep çalışıyor. Ev temizlikleri, kaldırımları temizleme, yemek yapma, hasta olan komşularına yardıma gitme... gibi sürekli bir meşguliyeti var.
Emerenc'in en derin sırrı evinde. Evine kimseyi almıyor. Sırrını yazar kadına açıyor bir tek.
Evde dokuz tane kedi besliyor. Kimsenin haberi yok. Bina sakinleri laf eder diye ve daha önemlisi, daha önce bir kedisi öldürülmüş. Bunların da öldürüleceğinden korkuyor.
Emerenc'in en büyük hayali mezarları olmayan ya da ayrı ayrı yerlerde olan aile üyeleri için anıt mezar yapmak. Bunun için para biriktiriyor.
Biriktirdiği paranın bir kısmını bu görev için yazar kadına vasiyet ediyor. Bir de evdeki eşyalarını. Evinde daha önce kaçak bazı insanları gizlemiş. Onlardan kalma değerli eşyalar varmış.
*
Emerenc bir gün hastalanıyor. Sonu da böylece geliyor.
Karlı bir kış günü öksürük aksırık derken felç geçiriyor. Kimseye söylemiyor. Evini de kimselere açmıyor. Ama yardıma ihtiyacı var.
Yazar, ona yardım etmek gayesiyle doktor çağırıyor ve Emerenc'i zorla evinden çıkarıyorlar.
Temizliğine o kadar özen gösterdiği bilinen Emerenc pislik içinde bulunuyor. Hareket edemediği için hep... Evdeki kediler evden kaçıyor. Evden gelen kötü kokular nedeniyle devletin ilaç firması evi ilaçlıyor. Her şey kullanılamaz hale geliyor. Hastanede yatan Emerenc'ten başta bunları gizliyorlar. Ama sonra söylemek zorunda kalıyorlar ve Emerenc hayattan kopuyor. Yaşamaya dair bir motivasyonu kalmıyor. Vefat ediyor.
*
Yazar da kendisini sorguluyor. İyi mi yaptım, kötü mü, doğru mu, yanlış mı?
Bence pek doğru yapmadı ama kötü niyetli de değildi. Kafası o kadarına çalıştı.
*
Kimi okurlar tarafından sıkıcı bulunabilecek bir anlatı belki ama ben bayıldım. Aynı anda hem basit hem derin olmasına hayran kaldım.
Kitapta bir cümle geçiyor bununla ilgili:
“Bir şey ne denli basitse anlatılması da o denli güçtür.” Sf.186
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder