25 Mart 2024 Pazartesi

SAHİLDE KAFKA

 

SAHİLDE KAFKA

Haruki Murakami

2002

Japonca aslından çeviren: Hüseyin Can Erkin

Doğan Kitap

611 sayfa


Yine manyak munyak bir Haruki Murakami kitabı. Ne anlatıyor, ne anlatmak istiyor, neyi nereye bağlıyor, ben var hiç anlamamak.

*

İki ana karakter var.

Biri on beşinci yaş gününde evden kaçan Kafka Tamura.

Diğeri kedilerle konuşan, aklı az, yaşlı adam Nakata.

Birbirleriyle ilgisi olmayan iki yabancı, sonra bir ortak noktaları oluşuyor ama çok da anlam veremedim bu ortak noktaya.

*

Kafka Tamura.

On beşinci yaş gününde evinden ayrılarak uzak bir şehre kaçan, orada küçük bir kütüphanede yaşamaya başlayan çocuk.

Bindiği otobüste bir kız Tamura’ya yanaşıyor. Kızın adı Sakura. Tek başına yolculuk eden kız, yanına garip bir tip oturur diye endişe ediyormuş, Tamura garip birine benzemiyor diye onun yanına oturuyor. Kız, senin yaşında kardeşim var ama görüşmüyoruz diyor. Tamura’nın da bir ablası varmış görmediği. Ablam bu kız olabilir mi diye geçiyor aklından.

Tamura kütüphanede biraz vakit geçirip sonra oteline gidiyor.

Bir gün kendini bir ağaç altında buluyor. Ne olduğunu hatırlamıyor, üç-dört saat bilinci gitmiş. Bir şeyi çalınmamış ama üstünde kan lekeleri var ve bu kan kendisine ait değil. Sakura’yı arayıp ondan yardım istiyor. Sakura’nın evine gidiyor.


Sakura, Tamura rahat etsin diye kendi yatağına alıyor onu. Abla kardeş gibi yatacaklardı sözde ama Tamura sertleşiyor. Sakura, ona iyilik olsun diye Tamura’nın sertleşen organını indiriyor, masaj gibi, rahatlasın diye.


Kafka Tamura anlatıyor, annesi ve ablası o dört yaşındayken Tamura’yı terk etmiş. Tamura babasıyla yaşamaya başlamış. Ablası evlatlıkmış.


Sonraki gün Sakura’ya teşekkür mektubu yazıp oradan çıkıyor Tamura.
Kütüphaneye gidiyor. Kütüphaneci Oşima onun kütüphanede kalmasına izin veriyor. Bu izin için önce kütüphane müdürü Saeki Hanımla görüşüyor.

Saeki Hanım esrarengiz bir kişilik. Küçüklüğünden beri bir sevgilisi varmış, kütüphanenin de sahibi olan ailenin oğluymuş sevgilisi, birbirlerini çok severlermiş. Oğlanın adı da Kafka Tamura imiş. Evet bizim oğlanın ismi. Oğlan, üniversite için Tokyo’ya gitmiş, kız kendi şehrinde üniversite okumuş. Hasretinden bir beste yapmış kız, bestenin adı “Sahilde Kafka” Çok tutmuş bu beste. Sene 1970’ler. Bir de resmini yapmış yine aynı adla. Oğlan öğrenci olaylarında ölmüş. Kız çok üzülüp ortadan kaybolmuş. Yıllar sonra geri dönmüş, eskiden çocuğun evi olan kütüphanede çalışmaya başlamış.


Tamura da kütüphanede çalışmaya başlıyor. Oşima ile muhabbetleri sıklaşıyor. Öğreniyor ki erkek sandığı Oşima aslında kadınmış. Kadınmış ama erkek psikolojisindeymiş. Gay değilmiş, erkeklerden hoşlanıyormuş, vajinasını kullanmıyormuş cinsel ilişkide, anüsten ilişki yaşıyormuş, memesi yok denecek kadar küçükmüş.


Tamura bir gün gazetede bir haber görüyor. Ünlü heykeltıraş evinde ölü bulundu, diye. Bahsi geçen kişi Tamura’nın babasıymış.

Tamura bilincini kaybedip uyandığında tişörtünü kanlı bulduğu gün bunu yapmış olabileceğini düşünüyor, fiziksel olarak değil ama rüyasında bir şekilde belki. Üzülmüyor babasının öldüğüne.

Babası ona küçükken demiş ki bir gün babanı kendi ellerinle öldürecek, anne ve ablanla çiftleşeceksin.


Tamura, kütüphane müdürü Saeki Hanım’ın kendi annesi olabileceğini hissediyor. Saeki’nin on beş yaşındaki genç kız halinin hayaleti gözüküyor Tamura’ya ve ona aşık oluyor. Saeki Hanım uyurgezer halde gelip Tamura’yla sevişiyor. Bir varsayım olarak Siz benim annemsiniz, babamla tanışıp evlendiniz, ben doğdum, gittiniz, babam sizi geri döndürmeye çalıştı, dönmediniz, benimle sevişir misiniz, diyor ve sevişiyorlar.

Tamura sonra ablası olarak gördüğü Sakura ile rüyasında sevişiyor.

Yani babasını öldürdü, annesiyle yattı, ablasına tecavüz etti. Bunları yaparak babasının lanetini üzerinden atabileceğini düşündü herhalde.

Nakata bir gün Oşima’nın ormandaki kulübesindeyken iki asker gelip onu alıyor. Bir köye götürüyorlar. Köyde on beş yaşındaki Saeki karşısında. Sonra güncel yaşında çıkıyor karşısına ve ben senin annenim diye itiraf ediyor. Terk ettim, kaybedersem, elimden alınırsa korkusuyla ben terk ettim, affet, git, Sahilde Kafka resmini de al, diyor ve ortadan kayboluyor.

Tamura ormandan ayrılıyor. Kütüphaneye gidiyor. Oşima, Saeki Hanım’ın öldüğünü söylüyor. Resmi alıyor Tamura. Polise her şeyi anlatacak ve okuluna devam edecekmiş.

Tamura’nın iç sesi olduğunu düşündüğüm Karga adlı karakter, doğru yaptın diyor Tamura’ya.  “Uyu, gözlerini açtığında yeni bir dünyanın parçası olacaksın”

“Gözlerini açtığında yeni bir dünyanın parçası oluyorsun.” diye bitiyor kitap.

Rüya değildi inşallah tüm olanlar.

*

Şimdi gelelim Nakata’nın bölümüne.

Kitapta bir parça Tamura, bir parça Nakata anlatılıyor.

*

Nakata


1944 yılında bir sınıf çocuk dışarıda uygulamalı açık hava dersine çıkmış. Savaş dönemi, kıtlık var, çocuklar dağda mantar, sebze vb arıyor.

Bu sırada bir uçak geçmiş çok yüksekten. Sonra da çocuklar birer birer bayılmış. Çocuklar sonra kendilerine gelmiş ama bir şey hatırlamıyorlar. Doktor bakmış anormal bir durum yokmuş çocuklarda. Sadece bir tanesi ayılmamış, hastaneye götürülmüş, sonra askeri hastaneye, bir daha dönmemiş çocuk okula, kimsenin bir daha haberi olmamış o çocuktan.

Bu olaydan yıllar sonra öğretmen, konuyla ilgili profesöre mektup yazıyor. O zaman söylemediği bir eksiği anlatıyor. Öğretmen çocukları Tastepe’ye götürmeden önceki gece rüyasında askerdeki kocasıyla sevişmiş. Çocuklarla dağdayken de bu rüyanın etkisindeymiş. Sonra regl olmuş. Yanındaki mendillerle idare etmeye çalışmış. Öğrencilerden Nakata öğretmenin kanlı mendilini bulup sopanın ucunda getirmiş. Öğretmen sinirlenmiş ve onu dövmüş. Diğer çocuklar da bunu görmüş. Öğretmen sonra pişman olup Nakata’dan özür dilemiş. Ardından tüm çocukların bayılması olayı yaşanmış. Hiçbir çocuk bunu hatırlamıyormuş. Öğretmen o dönem bunu anlatamamış askerlere, utanmış.

O çocuk Nakata altmış yaşında karşımıza çıkıyor bir kedi ile konuşurken.

Nakata kendisini aptal sanıyor. Yıllar önce bayılmış, ayıldığında artık aptal olmuş, öyle demişler. Hiçbir şey hatırlamamış. Anne babası ölmüş.

Nakata kayıp kedileri bularak geçimini sağlıyormuş. Kedilerle konuşabildiği için bu işi iyi yapıyormuş.

Nakata, kayıp bir kedinin izini sürerken kedinin  en son boş bir arazide görüldüğünü, bir adamın o arazide kedi yakaladığını öğreniyor. Adama ulaşıyor Nakata. Adam kendisini Johnie Walker olarak tanıtıyor. Evet viski markası olan. Johnie Walker.

Adam, Nakata’ya içi kedi kafalarıyla dolu buzdolabını gösteriyor. Bu adam kedi kafalarından koleksiyon yapıyormuş. Amacı kedi ruhlarını toplamakmış. Topladığı kedi ruhlarıyla özel bir kaval yapıyor, bu kavalı çalarak daha büyük ruhları topluyor ve daha büyük kaval yapıyormuş. En sonunda evreni kaplayacak bir kaval yapmayı istiyormuş.

Adam, Nakata’dan kendisini öldürmesini istiyor. Bu hayattan bıkmış, bunları yapmak zorunda olmaktan. Nakata kabul etmiyor. Adam onu öfkelendirmek için onun gözü önünde önceden yakaladığı kedileri öldürüp yüreklerini yiyor, kafalarını kesiyor. Nakata dayanamıyor ve adamı öldürüyor. Öldürdüğü bu adam Tamura’nın babasıymış.

Bayılan Nakata, gözünü açtığında boş bir arsada buluyor kendisini ve artık kedilerin ne dediğini anlamıyor.

Karakola gidip adam öldürdüğünü itiraf ediyor. Her şeyi olduğu gibi anlatıyor ama polis onun deli olduğunu düşünüp inanmıyor, inanmış gibi yapıp onu gönderiyor. Nakata polise yarın gökten balık yağacak, diyor. Polis yine inanmıyor. Ama hakikaten ertesi gün gökten balık yağıyor. Sonra gerçekten evde öldürülen bir adamın cesedi bulunuyor. Polis pişman oluyor onu ciddiye almadığına ama kimseye de bir şey söylemiyor.

Nakata şehirden ayrılıyor. Onu alan kamyonculardan biri olan Hoşino da ona eşlik ediyor. Merak ediyor ihtiyarın nereye gideceğini. Nakata “giriş taşı”nı bulmalıymış, öyle his geliyor ona.

Hoşino’nun karşısına bir gün Albay Sanders kılıklı bir adam (KFC maskotu) çıkıyor, Hoşino’ya bir kadın öneriyor, sonra da onu bir tapınağa götürüp giriş taşını gösteriyor.

Taşı alan Hoşino, otelde uyuyan Nakata’nın başucuna koyuyor taşı. Taşı kaldırınca bir giriş açılıyor. Ama bir değişiklik olmuyor hayatlarında.

Nakata, içinden geldiği gibi etrafta dolaşıyor, gördüğü zaman orası olduğunu anlayacağı bir yeri arıyor. Ve Komura Kütüphanesinin önünde durunca aradığı yerin burası olduğunu anlıyor. Saeki Hanımı görünce onunla konuşmak istiyor. Saeki Hanım onu beklermiş gibi anılarını yazdığı kağıtları Nakata’ya verip onları yakmasını istiyor. Sonra da ölüyor Saeki.

Kağıtları yaktıktan sonra da Nakata ölüyor.

Hoşino giriş taşıyla ne yapacağını bilemediğinden bir süre Nakata’nın ölü bedeninin yanında kalıyor. O sırada cama gelen bir kedinin kendine merhaba dediğini anlıyor. Kedi, Hoşino’dan bir şeyi öldürmesini istiyor. O şeyi görünce anlarmış, giriş kapanmadan öldürmeliymiş. Sonra Nakata’nın ağzından bir yaratık çıkıyor. Giriş taşını kaldırınca yaratık ölüyor. Hoşino, Nakata’nın ölü bedeni ile vedalaşıp gidiyor.

*

Tamura ve Nakata’nın ortak noktası Tamura’nın babası (niyeyse Johnie Walker  kılıklı, kedi kesen) ve annesi Saeki Hanım.

Hikaye olarak ilginç, delice ama konuların arasında bağlantı kurmak ve mantıklı bir zemine oturtmak mümkün olmadı bende. Tüm bunların sebebi ne, ne anlatılıyor, ne mesaj veriliyor… Anlayamadım. Birtakım deli saçmaları okumuşum gibi hissediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder