SUNSET PARK
Paul Auster
2010
İngilizce aslından çeviren: Seçkin Selvi
Can Yayınları
E-kitap 1.sürüm – Ocak 2014
228 sayfa
Neden mutlu sonla bitmedi, neden?
Neden sevenlerin kavuşmasına izin
verilmedi?
Böyle sonlar tadımı kaçırıyor.
*
Miles Heller, boşanmış bir anne babanın
çocuğu.
Annesi çok küçük yaşta Miles’i terk etmiş.
Babası başka bir kadınla evlenmiş. Kadının
da ikinci evliliği ve önceki evliliğinden Miles’tan iki-üç yaş küçük bir oğlu
var.
Miles ve üvey kardeşi normal ağabey kardeş
gibi görünüyorlar. Normal normal kavga ediyorlar. İç dünyaları bambaşka tabii.
Bir gün bir kavga sırasında Miles, üvey
kardeşini itiyor ve o sırada geçen bir araba çocuğa çarpıyor, çocuk ölüyor. Miles,
üvey kardeşinin ölümünden kendisini sorumlu tutuyor. Babası ve üvey annesi, onu
suçlayıcı konuşmasalar da Miles kendisini affedemiyor. Ve evi terk ediyor.
*
Uzun yıllar boyunca haber vermiyor
annesine de babasına da.
Çöpçülük yaparak geçimini sağlamaya
çalışıyor.
O esnada bir kızla tanışıp aşık oluyor.
Pilar, kızın adı. Daha yaşı küçük, 18 bile değil.
Pilar’ın anne babası yok. Üç tane ablası
var.
Miles, çeşitli hediyelerle ablaların
gönlünü kazanıyor. Ama bir tane abla, Miles’ten hediye istemeye devam ediyor.
Miles bunu yapamayacağını söyleyince abla, Miles’i polise şikayet etmekle
tehdit ediyor. Ne de olsa 18 yaşından küçük bir kızla beraber.
Miles bu nedenle başka bir şehre gidiyor. Birlikteliklerini
riske atmak istemedikleri için Pilar, 18 yaşına gelinceye kadar
görüşmeyecekler.
*
Miles’in eski arkadaşı Bing, Miles’i
Sunset Park’taki evine davet ediyor.
Bing bu evde kaçak oturuyor aslında. Terk
edilmiş bir ev. Bing bu eve kendisi ve iki kız arkadaşını çağırıyor, bir de
Miles. Böylece kira ödemeden yaşamaya başlıyorlar. Polisler fark edinceye kadar
bu şekilde yaşamaya karar veriyorlar.
*
Bing, Miles’in anne ve babasıyla iletişim
halinde. Miles’in hayatta olduğunu, nerede ne yaptığını Miles’in anne babasına haber
veriyor.
*
Miles, artık anne ve babasıyla görüşmeye
karar veriyor. Biraz açılıyor onlara.
*
Evi sonunda polis basıyor. Önce
bir iki ihtarname geliyor, ciddiye almıyorlar. Sonunda polis geliyor. Arbede
çıkıyor. Miles, kızlardan birine şiddet uygulayan polise yumruk atıyor ve diğer
kızla birlikte kaçıyor.
Babası polise teslim olmasını söylüyor.
Miles da teslim olmaya karar veriyor.
Durduk yere, hiç yoktan…
Yazık oldu.
*
Kitaptaki diğer karakterler de anlatmaya
değer aslında.
Miles ve Bing’in ev arkadaşları olan
kızlardan biri Alice. Tez yazmaya çalışıyor. İkinci Dünya Savaşından sonra
askerden dönen erkeklerin toplum hayatına adaptasyonu ile ilgili. Evi polis bastığında Alice yaralanıyor.
Diğer kız Ellen ressam. Erotik resimler
yapıyor. Evi polis bastığında Miles birlikte kaçıyor.
Tam da Ellen ve Alice, kısa bir süre sonra
zaten evden ayrılacaklardı, taşınmaya karar vermişlerdi.
Yazık oldu.
*
Kitapta bizim eski Türk Ceza Kanununun
301.maddesi de geçiyor. Alice PEN Yazarlar Derneği için çalışıyor aynı zamanda.
Çeşitli ülkelerdeki yazarlar ve ifade özgürlüğü konusunda araştırmalar
yapıyorlar.
“Çalışmalarının yaklaşık yarısı,
ülkelerini eleştiren pek çok yazar ve gazetecinin hayatını ve güvenliğini
tehdit eden Türk Ceza Yasası’nın 301.maddesi gibi uluslararası sorunlara
odaklanıyor.” Sf.172
*
Bir de kitapta sık sık “Hayatımızın En
Güzel Yılları” (The Best Years of Our Lives) filminden bahsediliyor. Onu da
izleyeyim bir ara.
Okuyup okumamak konusunda hep kararsız kaldığım ancak hep gündemimde olan bir kitap oldu.
YanıtlaSilİlle de okunmalı diye tavsiye edebileceğim bir kitap değil benim, ama vakit ve merak varsa okunabilir tabii.
YanıtlaSilSevgiler.