İsmail Güzelsoy
2015
İthaki Yayınları
1.Baskı - Kasım 2024
384 Sayfa
İlginç bir kurgu.
Başta ilgimi çekmedi ama sonlara doğru ilginçleşmeye başladı.
*
İsmail Güzelsoy
2015
İthaki Yayınları
1.Baskı - Kasım 2024
384 Sayfa
İlginç bir kurgu.
Başta ilgimi çekmedi ama sonlara doğru ilginçleşmeye başladı.
*
(L’inventeur)
Miguel Bonnefoy
2022
Fransızca aslından Çeviren: Birsel Uzma
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
1.Basım - Ekim 2024
Marcus Aurelius
M.S 170
Yunanca Aslından Çeviren: Y. Emre Ceren
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
11.Basım - Ocak 2021
144 sayfa
Bir liderin böyle bir kitap yazmasını kıymetli buluyorum. Mevcut liderlerden de böyle bir performans bekliyorum. Kendi yazdıkları elbette şöyle de mükemmelim, böyle de iyi işler başardım... minvalinde olacaktır ama olsun, o da kabulüm. Kendilerini nasıl gördüklerini merak ediyorum.
Marcus Aurelius güzel görmüş.
MS 121’de Roma’da doğmuş. Soylu bir aileden geliyor. Küçük yaşta babasını kaybediyor. Büyükbabası tarafından yetiştiriliyor. Dönemin imparatoru Hadrianus tarafından kollanıyor. Sonra tahta çıkan Antoninus Pius da Marcus Aurelius’u önemli görevlere getiriyor. 18 yaşındayken Antoninus’un kızıyla nişanlanıyor. Antoninus’un ölümüyle tahta geçiyor. Manevi kardeşi Lucius Ceionius Commodus’u tahta ortak ediyor. Birlikte Roma’yı yönetiyorlar. MS 180’de ölüyor.
Stoacı felsefeyi benimseyen bir imparator Marcus Aurelius. Bu felsefeye göre insan doğayla uyum içinde yaşarsa mutlu ve erdemli olur. Bir imparatorun buna inanması garip görünüyor. Zira liderlik hele de eskinin imparatorluğu doğadan uzak, maddi dünyaya yakınken.
İyi hoş değerlendirmeleri var. Örneğin:
BEATRICE'TEN SONRA BİRİNCİ YÜZYIL
(Le Premier siecle apres Beatrice)
Amin Maalouf
2005
Çeviren: Orçun Türkay
Yapı Kredi Yayınları
22.Baskı - Şubat 2025
Kız çocuklarını ortadan kaldıran bir madde üretilmiş, el altından dağıtılıyor. Ta ki kız-erkek dengesi gözle görülür şekilde bozuluncaya kadar. O zaman işin aslı ortaya çıkıyor.
Öyle bir madde ki kullanan kadın kesinlikle erkek çocuk doğuruyor ve sonraki tüm doğumları da erkek oluyor. Tabii hemen geri kalmış ülkelerde kapış kapış gidiyor. Her masada olduğumuz gibi bu masada da varız:
"Kimdi bu alıcılar? Avrupa'da başlıca alıcıların Türkler, Afrikalılar, Kuzey Afrikalılar; Amerika'da da İspanyollar olduğunu duyurmak için hızlı soruşturmalar yapıldı." Sf. 96
İşin tehlikesi anlaşılınca kız çocuk doğumları teşvik edilmeye başlanıyor. Kız çocuğu olanlara devlet yardımı oluyor. Ve başka bir tehlike doğuyor, kız çocuklarının kaçırılması ve satılması.
"Vaiz, Kuzey'e çocuk taşınmasının sayısız yararlarını överken, çok sayıda bebeği 'özellikle kız çocuklarını, kendi ortamlarında onları bekleyen üzücü yazgıdan kurtarıp daha iyi bir kültür ve din çevresine katılmalarını sağlamak için' İslam ülkelerinden, özellikle Mısır, Türkiye, Somali ve Sudan'dan aldığını söylemek gibi bir hata yapınca ilk olay patlak verdi." Sf. 109
*
Romanda bu olanları bir böcek uzmanının kaleminden okuyoruz. Böcek konferansı için Kahire'ye giden bu uzman çarşıdan bokböceği baklası alıyor. İnanışa göre erkeğe cinsel güç verir ve o erkeğin erkek çocuğu olurmuş. Uzman buna inandığından değil sadece bir materyal olarak alıyor.
Clarence adlı bir gazeteci bu uzmanla bir söyleşi yapıyor. Bu ikisi sevgili oluyorlar. Kız 29, uzman 41 yaşında.
Uzman adam, çocuk istiyor. Kız çocuğu, adını Beatrice koyacakmış, niyeyse bu isimde bir kız çocuğu olmasını istermiş hep. Onun doğacağı yıla da Beatrice Yılı diyecekmiş. Ama Clarence çalışmak, başarılı olmak, tanınmak istiyor. Yeri doldurulamaz noktaya gelince çocuk yapacağını söylüyor.
Clarence, iş için Hindistan’a gidiyor. Kız çocuklarının salt kız doğdukları için öldürüldüğü bu ülkenin ve hep erkek çocuk doğumunun gerçekleştiği bir hastanenin haberini yapmak istiyor. Ama çalıştığı gazetede bu konuyla dalga geçiyorlar. Clarence işten ayrılıyor. Çocuk yapıyor, kız çocuk oluyor. Beatrice koyuyorlar adını.
Bu arada Clarence işin peşini bırakmıyor. Bir zaman sonra Birleşmiş Milletler “ayrımcı doğum” diye adlandırıyor Clarence’nin zamanında dalga geçilen haberini. Clarence başka gazetede çalışmaya başlıyor ve ünleniyor. Kız çocuk sayısındaki azalma nedeniyle iç savaşlar, tecavüzler, kızların satılması gibi olayları haber yapıyor.
Beatrice büyüyor, sevgilisi oluyor, hamile kalıyor. Clarence, inşallah erkek olur diyor, torunu için. Çünkü kız çocukları için dehşetli korkunç bir dünya. Erkek oluyor torunu.
Aile, İsviçre Alplerinde emekliliğini yaşıyor. Geride bize bu dehşet hikayeyi bırakıyor.
Oldum olası anlamam bu erkek çocuk sevdasını. Kız olur, erkek olur, ne önemi var? Ne aptal aptal kafalar.
Roman güzel. Ama ben hafif buldum. Dehşet bir konu uzaktan seyirci olarak, güvenli sularda anlatılmış. Belki bu yüzden o kadar sarsıcı gelmedi. Ve bu benim için iyi. Mesela bir Khaled Hosseini o alınıp satılan kadınlardan biri olarak yazar ve mahvederdi okuru. Biraz da H.G.Wells tadı aldım aslında konudan. Onun bilim kurgusu gibi, hayal dışı sayılmaz, henüz gerçek değil ama mümkün de.
PETRO-KIYAMET
Küresel Enerji Krizi Nasıl Çözüle(meye)cek?
(Petrocalipsis: Crisis energita global y como (no) la vamos a solucionar)
Antonio Turiel
2020
Çeviren: Saliha Nilüfer
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
1.Basım - Kasım 2023
137 Sayfa
Hiçbir enerji kaynağı petrol gibi değilmiş. Aklınıza gelen diğer kaynaklar, doğal veya doğal olmayan, evet hiçbiri petrolün yerini tutmuyormuş.
Petrol çıkarma konusunda zirve noktaya gelinmiş. “Peak oil” petrol üretiminde zirve demek. Yani artık petrol azalıyor ve hala alternatifi yok.
Petrolden neden vazgeçemiyoruz? Petrol, enerji yoğunluğu yüksek bir madde. Sıvı olduğu için yakıt ikmali hızlı yapılabiliyor. Örneğin doğalgazın üreticiden tüketiciye ulaşması için boru hattı lazım. Petrol dağıtımında böyle ek zahmet yok.
Bir litre benzinle araba yirmi kilometre gidebiliyor. Dolayısıyla petrol ulaşımı çok kolaylaştırıyor. Kişisel ulaşımımız yanında tırlar, vinçler... ve benzerini de çalıştırabilen bir kaynak. Gıda sektörü de buna dayanıyor. Tarımsal araçlar petrolle çalıştığı gibi tarımsal üretimin marketlere, pazarlara ve sofralarımıza gelişi de kamyonlarla bunların dağıtımı sayesinde.
Yani
Çözüm için sistemsel öneriler var kitapta. Mülkiyet modelinin değişmesi, paranın yeniden tanımlanması, yenilenebilir enerjiden faydalanmanın yollarını bulmak, atık madenciliğinden faydalanmak... gibi