21 Nisan 2025 Pazartesi

MUTLULUĞUN EN GÜZEL TARİHİ

 

MUTLULUĞUN EN GÜZEL TARİHİ

(La Plus Belle Histoire Du Bonheur)

Andre Comte - Sponville

Jean Delumeau

Arlette Farge

2004

Çeviren: Saadet Özen

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

7.Basım - Ocak 2024

135 Sayfa


Beğendim.

Kitabın adı mutluluğun tarihi ama kronolojik bir tarih anlatısından çok mutluluk hakkında yorumlara yer veriyor. Ve bence iyi de yapıyor. Çeşitli mutluluk teorileri var, benim aklıma en yatan mutluluğu aramayı  bırakınca onu bulacak olmak. Ben böyle tek cümleyle dan diye söyledim ama kitapta bunu açan açıklamalar var. 

*

Daha girişten sarsıyor kitap:

“Yaşamak tek başına yeterli olmuyor, üstüne bir de mutlu yaşamak gerekiyor. Hayat, ancak ve ancak, mutluluğa ait bir alan, bir zaman dilimi haline geldiğinde anlam ve tat kazanıyor.” Sf.7

Niye öyle hakikaten?

Ve de nedir mutluluğu yaratan? Bir avazda sayabilirim ki para, aşk, başarı, sağlık, güzellik. Bunlar mutluluğu yaratır diyemez miyiz? Bence deriz ve konu kilit.

Ama bakın kitapta ne demişler.

Eski zaman filozoflarının mutluluk için ne dediğini biliyoruz. Haz diyen var, hayır ne münasebet, asıl hazdan kaçınmaktır mutluluk diyen var, iyilik yapmak mutlu eder diyen var vb.

Ancak şu bir gerçek ki herkes için öznel bir şey mutluluk. 

“Kimileri için aile hayatı olacaktır bu, daha başkaları ise yalnızlığın lütuflarını keşfedeceklerdir.” Sf.9

Filozoflar pek çok şey hakkında olduğu gibi mutluluk hakkında da düşündüler, düşünüyorlar. Peki düşünerek mutluluğa ulaşılır mı? Yuoo! Ama şöyle denebilir: 

“Daha iyi düşünmek, daha iyi yaşamayı kolaylaştırır.” Sf.19

Benim mutluluk için yukarıda saydıklarımı anlamsız bulanlar var, örneğin Epikuros. Çünkü para, şan şöhret vb asla yeterli gelmez, hep daha fazlası istenir, diyor. Yuoo! Ben mesela yüz milyon dolarım olsa ay hayır bu bana yetmez, daha fazlasını isterim, diyeceğimi sanmıyorum. Durabilirim yani orada.

Kitapta mutluluğa dair şöyle bir yaklaşımdan da bahsediliyor. Zengin, sağlıklı, güzel olmak gibi sana bağlı olmayanı arzularsan mutluluğu tesadüfe bırakmışsın demektir, yani bir ekonomik krizin, bir virüsün,  bir kazanın kölesi olursun. Bunu ifade eden bir atasözümüz var: Güvenme güzelliğine bir sivilce yeter, güvenme zenginliğine bir kıvılcım yeter. 

Ama sana bağlı olanı arzularsan daima tatmin olursun. Örneğin hastayken sağlıklı olmayı dilersin, ama bu dileğin yerine gelmediği için mutsuz olursun. Fakat tedavi olmayı arzularsan bunu gerçekleştirebilirsin. Tedavi işe yarayacak mı, ölecek miyim, bu sana bağlı değil.

Mantıklı görünüyor. Ama hep adım adım mı arzulayacağız? Ben daha genel düşünüyorum. Hastayken sağlıklı olmayı dileyeyim, bu dileğin tamamı olmasa bile buna yaklaşmak da beni mutlu eder. Yanlış mıyım?

Kitapta şunu diyen de var: Mutluluk peşinde koşmak aslında ölümü düşünmekten bizi alıkoyar. Bizi ölümü düşünmekten alıkoysun diye mutluluk peşinde koşarız. Katılmıyorum. Ölüm düşüncesi beni korkutmuyor. 

Mutsuz değilsen mutlusundur, diyen de var. Buna tek kelimeyle şunu diyoruz: Şükür.

Mutluluğu hayatın anlamı olarak görmeyi anlamsız bulan bir görüş var. Öyle ki:

“Mutluluk, ancak mutlu olmayanlar için hayatın anlamı olabilir.” Sf.51 Ne dedin öyle reis, füze atsaydın:

"Mutlu insanların, olduğu haliyle, akıp gittiği haliyle, bir andan ötekine yenilendiği ya da dönüştüğü haliyle kendi hayatlarından başka arayacak bir şeyleri yoktur." sf.51

Bu cümleler bana iyi geldi. Ne anladım da iyi geldi bilmiyorum. 

Bununla bağlantılı bulduğum şöyle bir şey de deniyor: Mutluluk arzuları yok etmek değil, dönüştürmektir. Örneğin yemek yiyene afiyet olsun deriz. Yani yiyecek sıkıntın yok, bu yemekten keyif alacak gücün olmasını dilerim, anlamında söyleriz. Eksik olanı arzulamak değil, eksik olanı arzulamaktan vazgeçip eksik olmayanı, yani var olanı arzulamak. 

“Olmayanı arzulamak, umut etmek demek; var olanı arzulamak ise sevmek.” Sf.129

Yine bir şükür moment. 

Umut kavramı üzerine düşündürüyor bunlar. Bir yazar “Dingin umutsuzluk” Sf.131 diye tarif ediyor bunu. 

"Sadece herhangi bir umut beslemeyen kişi mutluluğu dolu dolu yaşayabilir; sadece mutluluğu dolu dolu yaşayan kişinin artık umut besleyecek hiçbir şeyi kalmamıştır." Sf. 131

Bunu ilk okuyunca sanki umutsuzluk eşittir üzüntü gibi geliyor akla ama hayır, burada umut edecek bir şeyin yok'u beklentin yok, çünkü mevcut durumla ve mevcut halinle barışıksın diye anlıyorum ben. Mutluluk da bu barışık olma hali. 

Bunun dışında mutluluğu dinde, başka bir alemde, öteki dünyada aramaya, hayatta kalmanın ve var olmanın yeterli olmasına, birey olmaya... ve benzeri dayandıran çeşitli görüşlere de yer verilmiş kitapta. 

Sevdim ve ufuk açıcı buldum. 

*
Mutlulukla ilgili başka kitaplar için bkz:














1 yorum:

  1. Kitap okumayı çok seviyorum yeni bir kitap okudum kitabın adı Krallar Vadisi yazarı Taylan Adsay bu kitabı okuyan var mı

    YanıtlaSil