İŞİM GÜCÜM BUDUR BENİM
İş İnsanının Yeni Sorumlulukları
Bülent Eczacıbaşı
2022
Yapı Kredi Yayınları
2.Baskı – Şubat 2023
222 sayfa
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı iş insanı Bülent
Eczacıbaşı, iş insanı kimdir, nedir, ne iş yapar, kendisinden ne beklenir… gibi
sorulara yönelik düşüncelerini yazmış.
*
İnsanların iş insanından beklentilerinin büyüklüğünden
yakınıyor önce. Sanki iş insanları politikaya girmek, her konuyu bilmek zorundalarmış
gibi bir izlenim olduğundan bahsediyor.
*
“İş insanının en önemli sorumluluğu başında bulunduğu
kurumları iyi yönetmektir.” diyen Eczacıbaşı başarısızlığın sadece kötü
yönetimden kaynaklandığını düşünüyor. Dünyadaki şirketlerin çoğu aile şirketi
ve bunlarda yönetim sorunu çok önemli. Burada liderleri kendi içinden
yetiştirmenin öneminden bahsediyor.
*
Tabii ki babasından bahsetmeden geçmiyor.
Babası Nejat Eczacıbaşı. Robert Kolej’de eğitim, ardından
Almanya’da biyokimya doktorası ve Türkiye’ye dönüş.
İzmir’de babasının yanında eczanede çalışma imkanı var. Ama
Neejat Eczacıbaşı daha büyük düşünüyor. Henüz
kurumlaşma yok Türkiye’de ve aile varlıkları kuşaktan kuşağa geçemiyor, aile
içinde dağılıp küçük parçalara bölünüyor. Altı erkek kardeşin en büyüğü Nejat,
babasının işini devralmak yerine kendi işini kuruyor. Apartman dairesinde balık
yağı ve çocuk maması imalatı daha sonra ilaç üretim laboratuvarı, 1952’de de
ilk modern Türk ilaç üretim tesisi Eczacıbaşı İlaç Fabrikası. Bir de seramik
kahve fincanı üretimi ile Eczacıbaşı Seramik Fabrikası.
Nejat Eczacıbaşı’nın babası Süleyman Ferit Bey, İzmir’in ilk Müslüman-Türk
eczacısı. İzmir Memleket Hastanesindeki eczacılık görevinde gösterdiği başarı
nedeniyle kendisine Eczacıbaşı unvanı verilmiş, 1934’de soyadı kanunu çıkınca
da bu soyadını almışlar.
İş insanını “ekonomide değer yaratmak sorumluluğu taşıyan
kişi” diye tanımlayan Nejat Eczacıbaşı’nın oğulları Bülent ve Faruk.
Bülent baba mesleğini sürdürmek istiyor. Abd’de Kimya
mühendisliği okuyup Türkiye’ye geliyor.
*
Bülent Eczacıbaşı, iş hayatına atıldığı ilk yıllarda sosyal sorumluluk
kavramının henüz olmadığını, memleket meselesi ile işin iç içe olduğunu anlatıyor.
Sosyal sorumluluk şimdiki gibi ayrı bir durum, ayrı bir uzmanlık olarak
görülmezmiş.
*
1980’lerle beraber müşteri odaklı bir iş yaşamı ortaya
çıkmış ve iş insanlarının üzerinde durduğu şu iki soru gündeme gelmiş:
-Müşterilerin bizim ürünlerimizi seçmeleri için neden var mı?
-Yetenekli genç insanların bizim kuruluşumuzda çalışmayı tercih etmeleri için
neden var mı?
*
1990’lı yıllar. Turgut Özal dönemi. İş dünyasının kurucu
kuşağı yerini ikinci kuşağa bırakıyor. Bu kuşak önce demokrasi ve hukukun
üstünlüğü diyor. Cem Boyner liderliğinde Yeni Demokrasi Hareketi ile siyasete
atılıyor. 1995 genel seçimlerinde beklediği sonucu alamayıp çekiliyor.
*
Genel bir dünya ve Türkiye yakın ekonomik tarihini anlatıyor kısaca: ABD’de 11
Eylül 2001 saldırısı, Suriye’deki savaş ve göç dalgası, Türkiye’de ekonomik
krizin Kemal Derviş ile son bulması, 2002’de Akp’nin iktidara gelişi ve o dönemki
ekonomik canlanma, 2007’ye kadar işler az da olsa iyiye giderken 2007’den sonra
Türkiye-Ab ilişkilerinin soğuması ile geriye gidiş, AKP politikaları, Ergenekon
ve Balyoz davaları ile hukuki soru işaretleri, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi,
göçmen sorunu…
Ve bu nedenlerle
“Türkiye imajının karmakarışık bir Ortadoğu görüntüsü içinde
kaybolması” Sf.80
*
İklim değişikliğine de dikkat çekiyor. Ülkeleri sular altında kalan milyonlarca
iklim göçmeni/çevre göçmeni olacağından, buna ilişkin politikalar üretilmesi
gerekliliğinden, 22.yüzyıla hazırlanmaktan, zira bunun çok da uzak olmadığından…
vb.
*
Kültür sanata ilişkin görüşlerini ve buna dair yatırımlarını
da (İstanbul Modern, İKSV) anlatarak kitabına son veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder