KİTAPLARDAN KURTULABİLECEĞİNİZİ SANMAYIN
Umberto Eco – J.C.Carriere
Söyleşiyi yöneten: Jean-Philippe de Tonnac
2010
Fransızca aslından çeviren: Sosi Dolanoğlu
Can Yayınları
204 sayfa
Çok kaliteli bir sohbet kitabı.
Umberto Eco ve J.C.Carriere, kitaplar ve
sinema başta olmak üzere genel olarak kültür ve hayat üzerine söyleşmişler.
E-Kitap
E-kitaplar hakkında görüşlerini merak
ettim. Ben e-kitabı çok pratik buluyorum. Yer kaplamıyor ve taşınabilme
kolaylığı var. Şu an e-kitap okuyucumda 400’den fazla kitap var. Çantamda en az 400
kitap taşıyorum yani aslında. Mükemmel bir kolaylık.
Kimisi kitabın fiziki halini, kokusunu,
kitaplıkta dizili olmasını… vb sever. Onu da anlayabiliyorum.
Umberto Eco da bu konuda benimle aynı
fikirde. E-kitabın pratikliğinden bahsediyor. Ayrıca fiziki kitapların
yıpranmasından dert yanıyor. Yani e-kitap kitabı öldürmeyecek.
“Kitap
tıpkı kaşık, çekiç, tekerlek veya makas gibidir. Bir kere icat ettikten sonra
daha iyisini yapamazsınız.” Sf.13
E-kitabın dezavantajı olarak ise şunu
söylüyor, teknoloji gelişip e-kitap okuyucular da kullanılamaz hale gelirse ne
olacak?
“Beş
yüz yıl önce basılmış bir metni okuyabiliyoruz hala. Ama topu topu birkaç
yıllık bir elektronik kaseti veya bir CD-ROM’u artık okuyamıyor,
seyredemiyoruz.” Sd.19
Teknoloji gelişiyor, iyi güzel, ama
eskiden kullandığımız şeyleri artık kullanamaz hale geliyoruz aynı zamanda.
Eskiden diskete kaydettiğimiz veriler artık disketin kullanılabileceği bir alet
olmadığından başka bir şeye aktarma zorunluluğu doğuruyor. Bu yüzden evinde
8-10 tane bilgisayar olan birinden bahsediyorlar kitapta. Eski teknoloji
aletlere kaydedilmiş verileri açabilsin diye.
“Kalıcı
veri depolama ortamlarından daha geçici bir şey yok.” Sf.19
Gelişen
Teknoloji ve Uyum
Çok güzel bir konuya da değiniyorlar.
Teknoloji gelişiyor, tam yeni teknolojiye uyum sağladım diyorsunuz, hop bir
yenilik ve bir değişim daha.
“Ömrünüzün
birkaç ayını bisiklet öğrenmeye ayırırdınız, bunu dağarcığınıza bir kere attınız
mı geçerliliğini ömür boyu korurdu. Şimdiyse yeni bir bilişim programını
anlamak için iki haftanızı ayırıyorsunuz ve bu programa aşağı yukarı hakim
olduğunuzda bir yenisi satışa sunuluyor, dayatılıyor.” Sf.42
Yani artık bilgilerimizi devamlı
güncellemek zorundayız. “Ebedi öğrenciler
olmaya mahkum edildik.”
“İlkel
dediğimiz, değişmeyen dünyalarda, ihtiyarlar iktidar sahibidir çünkü bilgi
birikimini çocuklarına aktaran onlardır. Dünya devamlı devrim halindeyken,
elektroniği anne babalarına öğreten çocuklar oluyor. Peki ya kendi çocukları,
ne öğretecek onlara?” sf.42
Böyle düşünmek biraz ürkünç geliyor. Bu
ürkünçlükler hakkında daha fazla bilgi için
bkz: Homo Deus: http://birazkitap.blogspot.com/2017/03/homo-deus.html
İnternet
İnternet bir bilgi deryası ama aynı zamanda
da bir bilgi çöplüğü. Bu bilgi yığınından doğruyu yanlışı nasıl eleyeceğiz?
Elemek için görevliler olsun diye bir
fikir atıyorlar ortaya ama tutmuyor tabii, çünkü o zaman onu da denetleyecek
biri gerekiyor.
Kendi eleme yönteminizi kendiniz bulacak,
kendi hafızanızı besleyeceksiniz.
Büyüyen
Kitaplar
Bazı kitapların aslında şaheser
olmadığına, haklarında yapılan araştırma ve yorumlar nedeniyle büyüdüklerine
değiniyorlar.
“Hamlet
edebi nitelikleri bakımından bir şaheser değildir; yorumlarımıza direndiği için
bir şaheser olmuştur.” Sf.99
Kitap
Koleksiyonu
Eco’nun kitap koleksiyonu ilginçmiş. “Yalnızca hakikate aykırı, sahte ve hatalı
şeylerle ilişkisi olan kitapların koleksiyonunu yapıyorum.” diyor.
O yüzden, kitaplığınız sizi ne kadar
yansıtır, şeklindeki bir soruda biraz afallıyor. Kitaplığı, onun ilgi alanına
ters ve hatta hiç ilgilenmediği kitapları da barındırıyormuş çünkü.
Bir de çeşitli dillere çevrilen kitapları
var. O dillerdeki basımları da kendisine veriliyor, yeni yazarlar da ona
kitaplarını hediye ediyor. Bu nedenle bazen kitaplığından eksiltmeler yapmak
durumunda kalıyormuş.
Okumuş
Gibi Okumak
Bazı kitapları okumadan bilgi sahibi
olabiliriz. Bunu Umberto Eco da kabul ediyor.
“Savaş
ve Barış’ı ancak kırk yaşımda okuduğumu itiraf edeyim. Ama daha önce okumadan
özünü biliyordum.(…) Binbir Gece Masalları’nı ilk sayfasından son sayfasına
kadar kim okudu? Kama-Sutra’yı gerçekten kim okudu? Oysa herkes ondan söz
edebiliyor, hatta bazıları uygulayabiliyor da. Diyeceğim, dünya okumadığımız
ama hakkında aşağı yukarı her şeyi bildiğimiz kitaplarla dolu.” Sf.160
Hepsini
Okudun mu?
Evinde zengin bir kitaplığı olan insanlar,
eve yeni gelen misafirlerinin şu sorusunu duymuşlardır: “Hepsini okudun mu?”
Umberto Eco da bu soruyu duyuyormuş. Buna
cevabı şuymuş:
“Kendi
adıma iki cevabım var. İlki: ‘Hayır. Bu kitaplar yalnızca önümüzdeki hafta
okumam gerekenler.’
İkinci
cevap da şu:’Bu kitapların hiçbirin okumadım. Yoksa niye tutayım ki?”
Muzip bir cevap.
Bir de şu soruya cevabına bakın:
“Bana
şu ya da bu kitabı okudunuz mu diye sorduklarında, temkini elden bırakmadan hep
şu cevabı veririm. ‘Biliyor musunuz, ben okumam, yazarım.”
Uffff, çok havalı.
Atlayarak
Okumak
Çocukken okuduğum kitaplarda
betimlemelerden çok sıkılır, direkt diyaloglu kısımları okurdum. Umberto Eco da
aynısını yapıyormuş:
“Tıpkı
bir romanda, bir diyaloğun habercisi olan tırnak işaretlerini arayanlar gibi.
Gençliğimde, macera öyküleri okurken, sonraki diyaloglara gelmek için bazı
bölümleri atladığım olmuştur.” Sf.167
Tez
Yazmak
Umberto Eco, kendi eserleri hakkında tez
yazılmasını çok anlamlı bulmuyormuş. Ona göre tez yazmak için daima klasik bir
konu seçmek gerekirmiş.
“Ne
var ki günümüzde tezlerin çoğunluğu çağdaş konular üzerine. Eserimi konu alan
böyle sayısız tez geliyor önüme. Delilik! Hala hayatta olan biri hakkında nasıl
tez yazılır ki?”
(Umberto Eco, 2016’da öldü. Demek ki artık
onun hakkında tez yazılabilir.)
Öldükten
sonra
Umberto Eco'ya öldükten sonra kitaplığına ne
olacağını soruyorlar. Halk kütüphanesine verilebileceğini ya da müzayedede
satılabileceğini söylüyor.
Sahi ne oldu acaba kitaplığına? Şöyle bir
kitaplığı vardı çünkü: https://www.youtube.com/watch?v=UoEuvgT1wBs
Kitaplar, genel kültür ve yaşam hakkında
bir başka söyleşi olarak ilginizi çekerse İlber Ortaylı’nın şu kitabını
önerebilirim:
bkz: Bir Ömür Nasıl Yaşanır: http://birazkitap.blogspot.com/2019/04/bir-omur-nasil-yasanir.html
E kitap okuyamıyorum ben; hatta şu blogları da bassak hiç fena olmaz:D
YanıtlaSilEdit: Arada bulamadığı kitapları, gözlerine işkence ederek pdf epub okuyor...
Anlıyorum, kimisi için zor olabiliyor. Fiziki kitap bence de çok güzel ama pratik olmuyor her zaman.
YanıtlaSil